Erişkinde Dikkat Eksikliği-Hiperaktivite Bozukluğu

Erişkin Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) dikkatsizlik, hiperaktivite ve dürtüsellik bileşenlerinden oluşan nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB çocukluk çağı bozukluğu olarak kavramsallaştırılmış olmasına karşın günümüzde erişkinlikte ve ileri yaşlarda da devam ettiği bilinmektedir ve son yıllarda klinik ve akademik ortamlarda yoğun ilgi odağı olmaktadır. Yapılan uzunlamasına izlem çalışmalarında DEHB’li çocukların %30-50’sinde erişkinlik döneminde de belirtilerin sürmekte olduğu; genel toplum örnekleminde DEHB yaygınlık oranlarının %1.0-6.6 arasında değiştiği ve 65-80 yaş aralığında sıklığının %3.3 olduğu gösterilmiştir. Kişinin yaşam kalitesini ve işlevselliğini olumsuz etkileyen bu yaygın bozukluğun, erişkinlerde ve yaşlılarda da göz önünde tutulması, tanı konması ve tedavi edilmesi gittikçe daha da önem kazanmaktadır.

Erişkinlerde DEHB belirtilerinin yaşla birlikte sıklığının ve şiddetinin azaldığı, şekil değiştirdiği ve belirtilerin olumsuz etkilediği işlevsellik alanlarında farklılıklar olduğu görülmektedir. Genellikle yaşla birlikte öncelikle hiperaktivitede, daha sonra ise dürtüsellikte azalma görülmesi beklenir, ancak dikkatsizlik belirtileri süreklidir.  Erişkin bireyler tanı almak için yeterli ölçütleri karşılamıyor olsalar bile belirgin işlevsellik sorunları yaşayabilir ve DEHB’nin eşik altı belirtileri çok ağır sonuçlara yol açabilir.

Erişkinlerde ve daha ileri yaşlarda DEHB tanısı koyma süreci çocuklardakine benzerdir. Süreç şimdiki ve geçmişteki semptomların belirlenmesiyle başlar. Hangi yaşta olursa olsun klinik tanı hasta ile yapılan görüşme ve mümkünse hasta yakınlarından alınan bilgilere dayanmaktadır. Daha genç yaşlarda olduğu gibi hastadan ve yakınlarından eğitim, iş ve evlilik ile ilgili bilgiler alınmalı, aile öyküsü üzerinde durulmalı, gerek duyulan diğer tıbbi değerlendirmeler özellikle ileri yaşlardaki hastalarda mutlaka yapılmalıdır. Şimdiki semptomlar değerlendirilirken son 6 ay göz önünde tutulmalı ve mümkünse erişkinler için geliştirilmiş derecelendirme ölçekleri kullanılmalıdır.