Home / Temel Psikiyatrik Kavramlar / Harlow’un Bağlanma Deneyi (Harlow’s Attachment Experiment)

Harlow’un Bağlanma Deneyi (Harlow’s Attachment Experiment)

Harlow’un Bağlanma Deneyi (Harlow’s Attachment Experiment) anne-çocuk ilişkisinin önemine ve bağlanma teorisine önemli katkı yapmıştır. İlaveten deneyin en çarpıcı yönlerinden biri, fiziksel temasın ve sıcaklığın bağlanma üzerindeki etkisinin açıkça ortaya koymasıdır. Ayrıca bu çalışmalarda metalden ve kumaştan anneler kullanıldığı için “Harlow’un Tel ve Bez Anne Deneyi” adını da alır. Ayrıca “Anne-Yoksunluğu Deneyi” veya “Vekil Anne Deneyi” denir.

Harlow, 1950’lerde ve 1960’larda yürüttüğü çalışmalarda, rhesus maymunlarıyla, fiziksel temas ve bağlanmanın önemini anlamaya yönelik deneyler gerçekleştirdi.

Harlow’un Bağlanma Deneyi Düzeneği

Harlow, yeni doğmuş rhesus maymunlarını biyolojik annelerinden ayırdı ve onları iki tür “cansız vekil anne” ile bir arada tuttu:

  1. Tel Anne: Sadece telden yapılmış, soğuk ve sert bir yapıydı. Ancak süt verebilmesi için bir biberonu vardı.
  2. Bez Anne: Tel çerçeveli ama yumuşak bir havluyla kaplanmış, sıcak ve yumuşak bir dokunuş hissi veren bir yapıydı. Bu anne, süt vermiyordu.

Harlow’un Bağlanma Deneyi Bulguları

Harlow, yavru maymunların zamanlarının çoğunu bez anne ile geçirdiğini gözlemledi, süt almak için sadece tel annenin yanına gidiyorlardı. Bez annenin yanında olduklarında korktuklarında kendilerini daha güvende hissettiklerini ve rahatladıklarını gösterdiler.

Ayrıca, her yavru, kendisine özel vekil anneye belirgin bir şekilde bağlandı. Yüz özelliklerini tanıyabildiler ve bu anne figürünü diğerlerinden ayırabildiler. Bu bulgu, bağlanmanın yalnızca örneğin, beslenme gibi temel fiziksel ihtiyaçların karşılanmasından kaynaklanmadığını, aynı zamanda duygusal bir bağlanma ve güven ihtiyacını da içerdiğini ortaya koydu.

Harlow’un Bağlanma Deneyi Çıkarımları ve Sonuçları

Harlow’un çalışmaları, özellikle anne-çocuk ilişkilerinde fiziksel temasın ve duygusal bağın önemini vurguladı. Çocukların yalnızca beslenmeyle değil, aynı zamanda sevgi, sıcaklık ve güven gibi duygusal ihtiyaçlarının karşılanmasıyla sağlıklı bir şekilde büyüyebileceğini gösterdi.

Ancak Harlow’un deneyleri etik tartışmalara da yol açtı. Maymunlar üzerinde yapılan bu çalışmalar, yavrular üzerinde uzun vadeli psikolojik zararlar bıraktı. Bu durum hayvan deneylerinin etik boyutunun sorgulanmasına neden oldu.

Harry Harlow, sadece tel ve bez anne deneyleriyle değil, aynı zamanda bağlanma ve sosyal izolasyonun etkilerini araştırdığı başka birçok deneyle de tanınır. İşte bazı önemli deneyleri:


1. Sosyal İzolasyon Deneyleri

Harlow, rhesus maymunlarının sosyal izolasyona maruz kaldığında nasıl tepki verdiğini anlamak için çeşitli deneyler yaptı.

  • Tam İzolasyon: Yavru maymunları doğumdan hemen sonra izole odalara koyarak başka maymunlarla temas etmelerini tamamen engelledi. Bu maymunlar uzun süre yalnız bırakıldı (örneğin, birkaç ay veya bir yıl).
  • Sonuçlar: İzolasyon süresi uzadıkça maymunlarda ciddi davranış bozuklukları ortaya çıktı:
    • Kendilerini sallama, yaralama gibi tekrarlayan davranışlar.
    • Sosyal ortamlarda korku, saldırganlık veya tamamen geri çekilme.
    • Yetişkin olduklarında sosyal bağlar kurmada başarısızlık ve çiftleşme problemleri.
  • Çıkarım: Erken sosyal deneyimler, sağlıklı bir psikolojik gelişim için hayati öneme sahiptir.

2. “Korku Odası” Deneyi

Harlow, bağlanma figürünün (anne) yavru maymunlar üzerindeki yatıştırıcı etkisini anlamak için yavruları korkutucu durumlara maruz bıraktı.

  • Deney: Yavru maymunlar korkutucu mekanik bir nesneyle (örneğin, gürültü yapan bir oyuncak) bir kafese yerleştirildi. Bu durumda yavrular, hızla bez anneye sarıldılar ve kendilerini daha güvende hissettiler.
  • Çıkarım: Güvenli bir bağlanma figürü, stresli durumlarda güven ve sakinlik sağlar.

3. “Kötü Anne” Deneyleri

Bu deneyde Harlow, yavru maymunlara duygusal olarak “kötü” davranan cansız vekil anneler sundu.

  • Deney:
    • Bir vekil anne, yavruya zarar veren mekanik hareketler yapıyordu. Örneğin, yavruyu itmek, çivili yüzey sunmak.
    • Buna rağmen, yavrular bu anneye tekrar tekrar geri dönüyordu.
  • Çıkarım: Bağlanma ihtiyacı o kadar güçlüdür ki yavrular kötü muamele gören bir bağlanma figürüne bile tutunurlar.

4. Oyun ve Sosyal Gelişim Deneyleri

Harlow, yavru maymunların sosyal oyun ve grup etkileşimlerine maruz kalıp kalmamasının etkilerini de inceledi.

  • Deney: İzolasyon döneminden sonra yavru maymunları sosyal gruplara koydu ve davranışlarını gözlemledi.
  • Sonuçlar: İzolasyondan gelen maymunlar, normal sosyal davranışları öğrenmekte zorlandılar ve genellikle diğer maymunlarla sağlıklı ilişkiler kuramadılar. Ancak kısa süreli izolasyondan gelen maymunlar zamanla toparlanma vardı.
  • Çıkarım: Erken sosyal deneyimler, sağlıklı oyun davranışları ve sosyal beceriler için gereklidir.

5. Yetişkinlikte Üreme ve Anne Olma Deneyleri

Harlow, sosyal izolasyona maruz kalan maymunların yetişkinlikteki çiftleşme ve anne olma davranışlarını da inceledi.

  • Deney: İzolasyona maruz kalan dişi maymunlar yapay yollarla hamile kaldı.
  • Sonuçlar: İzolasyona maruz kalan dişi maymunlar genellikle yavrularına bakmayı reddetti veya onlara zarar verdi.
  • Çıkarım: Erken dönem sosyal deneyimler, sağlıklı ebeveynlik davranışları için de önemlidir.

Harlow’un Çalışmalarının Etkisi ve Eleştiriler

Harlow’un deneyleri, bağlanma teorisi ve çocuk gelişimi konusundaki bilimsel anlayışımıza büyük katkılar sağlamıştır. Ancak bu deneyler, günümüzde etik açıdan oldukça tartışmalıdır. Çalışmalar sırasında maymunlar üzerinde ciddi psikolojik zararlar ortaya çıkar. Dolayısıyla bu durum, hayvan deneyleri konusunda daha sıkı etik kuralların getirilmesine dikkat çeker.

Etiketlendi: