Ego, Süperego ve İd

Psikiyatride Temel Kavramlar

Ego, süper-ego ve id psikolojide ve psikanalizde önemli kavramlardır.  Freud’un “yapısal teorisine” göre kişiliğin bölümleridir:

  • İd; (tamamen bilinçdışı) bilinç tarafından bastırılan dürtüleri  içerir.
  • Ego; (çoğunlukla bilinçli) dış gerçeklikle ilgilenir.
  • Süperego; (kısmen bilinçli) vicdan veya içsel ahlaki yargıçtır.

Ego, gerçeklik ilkesiyle hareket ederek içgüdüsel arzuları tatmin etmek ve toplumun normlarına uygun davranmak arasında denge kurmaya çalışan bilinçli bir yapıdır. En önemli işevleri, mantıklı düşünme, gerçekçi değerlendirmeler yapma ve çevresel koşullara uygun tepkiler vermedir.

Örneğin,  açlık id tarafından yönlendirilen içgüdüsel bir arzudur. Bir kişi acıkmışsa, ego bu açlık dürtüsünü uygun bir şekilde kontrol eder.  Sonrasında yemeğin uygun bir zaman ve yerde yenmesi için bir çözüm bulmaya çalışacaktır. Aynı şekilde, kişinin öfkelendiği bir durumda, öfkeyi denetler. Böylece kişinin agresif davranışlardan kaçınmasını sağlar. Dolayısıyla bireyin kişilik gelişimi sürecinde önemli bir rol oynar. O noktada dengeli bir ego, sağlıklı bir kişilik gelişimi için kritik öneme sahiptir.

Unutmayın ki bu terim, günlük dilde kendini beğenmişlik veya kibirli davranışlar anlamında da kullanılabilmektedir. Ancak burada bahsedilen anlamı psikolojik ve psikanalitik bağlamdadır.

Freud’un Yapısal Teorisi ve İd, Ego ve Süper-ego

İd (İlkel Benlik)

İd, zihnin cinsel ve saldırgan dürtüleri ve gizli anıları içeren ilkel ve içgüdüsel kısmıdır.

  • İd, daha önce de belirtildiği gibi, dürtülerimizin kaynağıdır.
  • Freud onu libidonun deposu olarak görmüştür.
  • Libido, nesnelere aktarılan  ya da nesnelerden alınan enerjinin biçimidir.
  • Çoğunlukla cinsel olan ve tüm zihinsel süreçlerin temelini oluşturan duygulanımdır.
  • Dürtülerimiz id’den ortaya çıkar ve libidinal enerjiyi nesnelere uygular.
  • Bu da saldırgan veya erotik bağlanmalarla sonuçlanır.
  • İd dürtüleri doğuştan ve birincil ruhsal süreçlerle
  • Kesinlikle haz ilkesine göre çalışır.
  • “İd” kelimesi, “o” veya “o şey” anlamına gelir
  • Latince yalın tek nötr şahıs (is, ea, id) zamiridir

Ego (Benlik)

  • Freud’un teorisine göre, id, süper-ego ve dış dünya arasında aracılık eder.
  • Görevi, ilkel dürtüler, ahlak ve gerçeklik arasında bir denge bulmaktır.
  • Ana kaygısı bireyin güvenliğidir. Ayrıca kimliğin bazı arzularının ifade edilmesine izin verir.

Freud ilk yazılarında egoyu benlik duygusuyla eşitledi. Bununla birlikte, daha sonra onu daha çok

      • gerçekliği test etme,
      • savunma,
      • bilgi sentezi,
      • entelektüel işlevsellik ve
      • hafıza gibi bir dizi psişik işlevler olarak tasvir etmiştir.

Bu kelime doğrudan Latinceden alınmıştır. Burada birinci tekil şahıs zamirinin yalın halidir. Vurguyu ifade etmek için  tercümesi “ben kendim” ya da “benlik” dir. Freud’un kullandığı Almanca “Ich” teriminin İngilizce çevirisidir.

Süper-ego (Üst Benlik)

Süperego ahlaki bir vicdan olarak çalışır

  • Baba figürünün ve kültürel düzenlemelerin sembolik olarak içselleştirilmiş halidir.
  • Tabulardan kaynaklanan ahlak anlayışını sürdürerek vicdan görevi görür.
  • Oedipus kompleksinin çözülmesi sırasında oluşur.

Kişiliğin her bir parçası kendine özgü özellikler içerir. Buna rağmen, bunlar bir bütün oluşturacak şekilde etkileşime girer. Dahası her parça bireyin davranışına göreceli bir katkı sağlar.

Ego